Korkunun, kişinin günlük yaşamını etkisi altına almasına “fobi” denir İnsanda korku içgüdüseldir. İnsan zaman zaman bazı şeylerden korkabilir. Ancak bu korkusu gelip geçicidir.
Ne zaman ki, insanın duyduğu korku onu terk etmez, onunla beraber yaşarsa ve günlük yaşamdaki davranışlarını etkilerse, burada artık korkudan değil, fobiden bahsetmek daha doğrudur.
Genellikle yeni olan ve bilinmeyen her şey ürküntü verir. Çocuğun güçsüzlüğü ve bilmediklerinin çokluğu düşünülürse, özellikle ilk yıllarda korkuların bolluğu anlaşılır. İki-üç yaş çocukları yüksek seslerden, tuvalette sifonun çekilmesinden, elektrik süpürgesinden, gök gürültüsünden ürkerler.
Üç-dört yaşlarında bunlara karanlık, dilenci, hırsız, polis ve öcü korkuları eklenir. Bu yaşlarda anne-babadan ayrı kalmakta bir korku sebebidir. Bu korkular zamanla fobiye dönüşebilir. Zaten yetişkinlerin fobilerine baktığımızda, bu aşırı korkunun temelinin çocukluk yıllarında atıldığını görüyoruz.
Çocukların korkularının fobiye dönüşme nedenlerine baktığımızda şunları görüyoruz.
Çocukları korkutmak... Çocukluk fobilerinin birinci nedeni, çocukları korkutmaktır. Olur-olmaz nedenlerle çocuğu korkutmak, çocuktaki korkunun fobiye dönüşmesine yol açar. Çocuğu hayvanlardan, eşyalardan, dilencilerden, polisten, doğal afetlerden vs. korkutmak ve çocuğu korumak adına bunu sık sık yapmak, onda ömür boyu sürecek fobilere yol açabilir.
Çocuğa korku verecek yaşantıları yaşatma... Bazen anne-babalar çocuklarının korkak olmaması için, onlara olası hiçbir tehlikeden bahsetmezler ve korunma yollarını öğretmezler. Balkondan sarkmasının doğru olmadığı ya da köpeklerinin kuyruklarının çekilmeyeceği öğretilmeyen çocuklar, bu durumları yaşadıklarında ömür boyu unutamayacakları yaralar alırlar.
* Devamını okumak için lütfen sağ taraftaki indirme linkini kullanınız